25 Haziran 2024 Salı

3. DÜNYA SAVAŞI TAMTAMLARI VE AK PARTİ TEŞKİLATLARI-1

“Scientia potentia est.” Latince bir özdeyiş olarak ifade edilen “Bilgi güçtür” sözünün yüzyıllara varan tutarlılığı hala kendisini korumaktadır. Öyle ki hukukçu, siyasetçi ve aynı zamanda bir felsefeci olan Francis Bacon, 1597 yılında yayımlanan “Meditationes Sacrae” adlı eserinde "ipsa scientia potestas est" (bilginin kendisi güçtür) derken; bir dönem Bacon’nun sekreterliğini de yaptığı söylenen Thomas Holbess ise 1668 tarihli “Leviathan” adlı eserinde “Bilgi güçtür” sözünü yeniden orjinine kavuşturarak kullanmıştır. Yine buna benzer bir ifadeyi çok daha öncesinden, 10. YY şairlerinden Firdevsi’de görüyoruz. O da bize “Bilgili olan güçlü olur” diye seslenmiştir.


Firdevsi’nin bu sözden kastının şark medeniyetinden beslendiğini de düşünürsek eğer daha çok insanın kendi iç yolculuğuna doğru bir vurgu olduğunu söyleyebiliriz. Fakat batı medeniyetinin ve bu medeniyetin yunan pagan kültürünün bir devamı olduğunu ister teoride ister pratikte gösteren batılı bilim insanları için aynı düşünceye sahip değiliz. Nitekim cennet tapusu satarak kitleleri aldatan kilisenin hegemonyasından kurtulmak arayışıyla modern bilimi oluşturan batının, dünyada cenneti oluşturma vaadi DÜNYAMIZDA İKİ PAYLAŞIM SAVAŞINA neden olmuştu.


Söz konusu bu savaşlar her ne kadar Hitler, Mussolini (Ümit Özdağ) gibi liderlerin faşist, ırkçı ve ulusçu mantalitesine dayandırılsa da hem bu türden diktatöryel lider ve rejimlerin ortaya çıkması hem de bilimsel ilerlemeye paralel olarak gelişen silah teknolojisiyle birlikte 1. Ve 2. Dünya savaşımının nedeninin yaşanılan ekonomik buhranlardan kaynaklandığı yapılan araştırmalarda açıkça görülmektedir.


1900’lerden başlayan bir siyaset okuması yaptığımızda ise bu iki dünya savaşına götüren etkenlerin aynısını bugünlerde yaşandığına şahit oluyoruz.


Dünyadaki gelir adaletsizliği... Ekonomik yaptırımlar... Doğu ve Batı Blokunun iki büyük süper güçlerinden Rusya ve Amerika’nın yeni paktlar oluşturma çabası… Ülkeler arasındaki silah anlaşmaları… Bir yüz yıldaki askeri tatbikatların neredeyse son iki yıla sığdırılması… Taşeron devlet ve örgütler kullanılarak üretilen savaş alanları… İşgal ve ilhak girişimleri gibi benzer fotoğrafları birinci ve ikinci dünya harplerinin henüz başlarında da yaşandığını biliyoruz.


Her ne kadar Churchill’e izafe edilse de anonim bir hale kavuşmuş olan “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü işte tam burada yeniden neşvünema ediyor. Ve yine Üstad Mehmet Akif Ersoy’un, "Tarih tekerrürden ibarettir derler, oysaki tarih ibret alınsaydı tekerrür eder miydi?" cümlesi insana, doğaya ve eşyaya bakışımızın bir yansıması olarak bizlere de bir hatırlatmada bulunuyor!


A)    SAVUNMA



Birçok platformda dile getirdiğim bir düşüncemi buradan yazılı olarak ifade etmekte fayda görüyorum:


Nesiller boyu devam eden davanın günümüz temsilcisi AK Parti’nin ve bu davanın günümüz liderinin bizler için çok büyük bir kazanç olduğunu belirtmeliyim. Bu yüzden diş ile tırnak ile kazınarak ve nice bedeller ödenerek elde edilen bu kazançların daha yenilen ilk yumrukta hemen öyle kolay çökeceğini bekleyenler varsa -ki var- onların da büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağını söylemeliyim.


31 Mayıs seçim sonuçlarıyla beraber malum olduğu üzere AK Parti’de geniş anlamlı bir yenilenme rüzgârı ya da değişim beklentisi oluştu. Hakiki manada dava şuuruna sahip eleştiri getirenlerin yanında özellikle parti içi (genelleme yapmıyorum) konum kaybı yaşayanların moral bozucu ve yıpratıcı açıklamalarıyla bu beklenti oldukça üst perdeden dile getirildi. Geçen süreç içerisinde istedikleri türden değişimler oluşmayınca bu kez de nifak tohumları ekmek isteyenlerin vasıtasıyla AK Parti’nin daha önceki zayıflayan partilere giderek benzediği imaları edilmeye, algısı oluşturulmaya çalışıldı.


İyi niyetli yaklaşımlar, samimi eleştirileri dışarıda tutarak; açıkçası bu düşünceye sahip olanların günü kotarma derdini taşıdıklarını, bunun sonucunda bilerek veya bilmeyerek geleceği ıskaladıklarını düşünüyorum.


Dünyamız olası bir 3. Dünya Savaşının eşiğindeyken, AK Parti ile beraber dünya mazlumlarının yüzünü döndüğü Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan nezdinde kendimizi değil, ülkemizi ve insanlığın geleceğini düşünmeliyiz. Günümüz siyaset sahnesindeki son gelişmeler bağlamında Sn. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan AK Parti cenahında keskin değişimlerde bulunması beklentisini asgariye indirmeli ve bittabi safları olabildiğince daha çok sıklaştırmalıyız.


Elbette akan su her zaman daha berraktır. Değişimler, yenilenmeler zafer veya mağlubiyet fark etmeksizin her daim olmalıdır. Yapılmalıdır. Fakat bu değişim ve yenilenme beklentileri mevcut konjonktürlerden azade olmamalıdır. Şahsi kanaatim AK Parti’deki aşırı değişim sinyallerine karşın durağan bir sürecin yaşanması bütün bu son gelişmelerden bağımsız değildir. Ve alabildiğine de reeldir.


Yine son dönemlerde eleştiri konusu edilen ve en çok beklenti talebinde bulunulan bir diğer husus ise AK Parti Teşkilatlarıdır.


Bir partinin olmazsa olmazı ve en önemli sacayağı o partinin teşkilatıdır. Bir partiden teşkilatı çekerseniz eğer parti adına hiçbir şey kalmaz. Seçim organizasyonu, sandıklara sahip çıkma, üye kazandırma, vatandaş ile doğrudan temas, aday belirlenmesi ve tanıtımı, parti vizyon ve misyon temsiliyeti gibi bir partinin en önemli unsurlarını kendisinde barındıran teşkilattır. Kısacası teşkilat partinin yüzüdür.


Teşkilattan gelen biri olarak Sn. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’de kurulduğu günden bu yana bu olguları gözeterek teşkilatına her daim sahip çıkmıştır. Gözbebeği bilmiştir. Ona göre davranmıştır. İl ve İlçe Başkanlarından mahalle başkanlarına varıncaya kadar genel merkezden vekillere, belediye başkanlarından farklı il ve ilçe başkanlıkları ziyaretlere kadar her zaman el üstünde tutulmuşlardır. Fakat teşkilatlara yönelik bu güne kadar ki olumlu tutumun 31 Mayıs 2024 seçimleri sonrasında değiştiğine ve/veya bir şekilde değiştirildiğine dair izlenimlere şahit olmaktayız.


En fazla eleştiri getirilen durumun ise Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı’nın ve dolayısıyla İl ve İlçe teşkilatlarının çoğunluğunun gençlere teslime edilmiş olmasıyla alakalı. Türedi olmayan bir davanın ve bu davanın Hz. Usame Bin Zeyd örneğinde olduğu gibi gençlere ne kadar önem verdiğini bilen bir temsiliyetten tezahür eden bu yapıyı eleştirmek, daha doğrusu yıpratmak çok iyi niyetle olmasa gerek!


Hiç kimse yüzde yüz bir başarı sağlayamaz. Hele ki bu bir partinin teşkilat yapısı ise orada noksansız bir işleyiş beklememelisiniz. Nokta atışı atamalar, eksiklerden arınmış görevlendirmeler la-mümkündür. Burada yapılması gereken iyiye, güzele, doğruya yönelik partinin vizyon ve misyonuna en yakın kişileri bulmaktır. Yüz kızartıcı bir suçla alınılmadığı veya ihanet içinde olunmadığı sürece zahiren doğru veya yanlış teşkilat görevlendirilmeleri yapılabilir. Bu gayet doğaldır. Olması gereken doğruyu tutmak ve çoğaltmak, yanlışta ise ısrar etmemek ve azaltmaktır.


Bilinmelidir ki en zor dönemlerde yine bu genç teşkilat yapısı vardı. Tarihimizin en önemli seçimi olan 2023 seçimlerinde ekonomik, kültürel, sosyolojik ve siyasi birçok handikapa rağmen, hatırlayalım, yine bu genç teşkilat yapısı evvelAllah işin üstesinden gelmişti.


En azından istatistikler gözetilmeli ve eğer yapılan yorumlar kasti değilse eleştiriler yapıcı olmalıdır. Yukarıda altını sıklıkça çizdiğim dünya siyasetinin yeniden şekillendiği bir süreçte yenilenme, değişim talepleri yatay şekilde istenmeli ve işlenmelidir.


Not: 3. DÜNYA SAVAŞI TAMTAMLARI VE AK PARTİ TEŞKİLATLARI yazı dizimiz B) ELEŞTİRİ VE C) ÖNERİ alt başlıklarıyla devam edecektir.




5 yorum:

  1. Mahalli seçimleri kazanarak kendini ülkenin tek siyasi partisi olduğu siyaseti yönlendirici ve geleceğin partisi olduğu algısını chp ısrarla yandaşlarına yaymaya başlamakla 2028 yılının seçimlerinde ön almak planı yapmaktadır.akparti ile görüşmek chp nin bir tuzağıdır.sanki iktidar ortağı gibi davranmaktadır.ona bunu hatırlatmak gerekir.chp sadece yerel seçimleri kazanmıştır ,iktidarı cumhurbaşkanlığı kazanmamıştır.kendini koalisyon ortağı gibi görmek hevesine fırsat verilmemeli

    YanıtlaSil
  2. Öz Diyarbekirli Ben Bir Ak Parti Ailesinin Ferdi Olarak Cumhurbaşkanımızın 21 Yıldır Vermiş Oldugu Mücadelenin Hep Yanında Oldum Aile Fertlerimle Birlikte Ve Sayın Cumhurbaşkanımla Dava Arkadaşı Olmaktanda Gurur Duydum hiçbir Zaman Umutsuzluğa Kapılmadım Ama Velakin Bu Son Seçimlerde Yaşanılan Sıkıntılardan Dolayı Öz Eleştirimizi Yapar Nerde Yanlış Ve Hata Yaptık Parti Ve Teşkilatlar Olarak Dersek Yeniden Fabrika Ayarlarımıza Dönersek Enflasyonu Alaşagı Edip Emekli Maaşları Ve Bunlarla ilgili Bazı Sıkıntıları Dizayn Edersek Yeniden R Tayyip Erdoğan Yeniden Ak Parti Bizim Davamızda Teslimiyet Yok Elhamdülillah

    YanıtlaSil
  3. Öz Diyarbekirli Chp Taviz Vermek Teslim Olmak Demektir Bunu Unutmamak Lazım Bizler Halen Avizeyiz Onlarda Etramızdaki Anpüller Reis Bunlara Samimi Olarak El Uzattı Ama Unutmamak Lazım Karşımızdaki Chp Günümüzün İttihati Terakiyesi Pek Güvenilir Degiller Halen Filim Fırıldak Peşindeler

    YanıtlaSil
  4. Öz Diyarbekirli Teşkilatlardaki Yanlış Seçimler Günü Birlikçi Dava Bilincinden Şuurundan Uzak Çıkar Menfaat Peşinde Koşan Yalakalar Ak Partili Gibi Görünüp Oyunu Bizlere Vermeyen Okul Sorumlusu Olmaktan Bile Kaçıp Sandıgı Rakibe Teslim Eden Zihniyetler Hizmet Ettigi Davaya Bile İhanet Eden Yıllardır Bu Vatan Bu Ülke İçin Mücadele Eden Seksen Yılda Yapılmayanları Yirmi Yılda Yapan R Tayyip Erdoğan Gibi Bir Dünya Liderine Bile Acımayan Bu Teşkilat Yapılanmaları Malesef El Birligiyle Partimizin Davamızın Sonunu Getirmeye Çaba Gösteriyorlar Allah Korkusu Dava Şuuru İslami Hassasiyeti Olmayan Ellere Teslim Edilirse Malesef Sonumuz Hüsran Olur Ama Biz Yinede Ümitvar Olalım Üstadın Dediği Gibi Partimizi Bu AK Partili Degil Akepelilerden Temizliyelim Meydanı Bunlara Kalırsa Vay Bu Kadim Kentin Haline Selam Ve Dua İle

    YanıtlaSil