Bugün bilge kişilik, önder şahsiyet, lider karakter, mücahid bir Cumhurbaşkanı olan Aliya İzzetbegovic'in ölüm yıldönümü.
Kendisini rahmet ve özlemle anarken aynı zamanda uzun süredir yazmak istediğim bir konuyu bu vesileyle gündeme taşımak istiyorum.
Malumunuzdur...
Kendi çağımızın güzel insanlarını en ufak hatalarında, elimizdeki imkânlar dahilinde acımadan dövüyoruz.
Okuyan, düşünen, akleden, emek veren, üreten, bedel ödeyen, bin türlü cendereden geçen çağımızın önder şahsiyetlerine her fırsatta sövüyoruz.
Fakat ilginç ve ibretlik bir şekilde her yıl dönümlerinde, hatalardan münezzeh olmayan geçmiş çağların güzel insanlarını ise övüyoruz.
Hasretle anıyor, özlemle yâd ediyoruz.
Yapmış oldukları hataları görmezlikten geliyoruz.
Sürekli iyiliklerini ve hayırlı işlerini söz konusu ediyoruz.
Bu hep böyle oldu, oluyor ve olmuştur.
Ama yeter!
Bu duruma şahsen itiraz ediyorum.
Tarihte hiçbir güzel insan olmamıştır ki kendi konumu itibariyle yanlışlarda da bulunmamış olsun.
Hatalara da düşmemiş olsun.
Adaletsiz bir karara da varmamış olsun.
Dili sürçmemiş, ayağı takılmamış olsun ve saire.
Bu yüzden şahsen ben geçmişin güzel insanlarını anmanın yanında, hatalarıyla beraber bugünün güzel insanlarının yalnız bırakılmamasını düşünüyorum.
Çünkü biliyorum ki her çağın güzel insanları, hiç çirkinlik yapmadıkları için değil; güzellikleri çirkinliklerinden daha fazla olduğu için güzel insan olmuşlardır.
Tıpkı bugünün güzel insanlarında olduğu gibi!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder