3 Şubat 2015 Salı

Şubat, Her Müslümanın Yüreğinde



Üstteki karikatür İran ve Hizbullah'a, alttaki karikatür ise Suriye muhaliflerine yakın karikatürist tarafından çizilen karikatürler. Ben de ikisini bir araya getirip duygularımı paylaştım. Umarım zorumuza gitmiştir. Umarım utanmış, sıkılmış ve canımız yanmıştır. Ve tam umarım - ki karikatürleri paylaşırken de vurgulamak istediğim duygularım olan- hayaller ve gerçekler daha da uzun sürmeden artık yer değiştirir duasında bulunmak isterken, hem daha önce hem de şimdi ki yaşatılanlar ile beraber bu düşüncelere sahip olanların ilki ben olmadığımı, aynı duygu ve düşüncelerin hangi zalim avcılar tarafından vurulduğu gerçeğine 'bu ayda' bir kez daha şahit olup bu kez farklı bir haleti ruhiye içerisinde aşağıdaki paylaşımları yapma gereksinimi hissediyorum birden!

*** 

Bu ayın adı Şubat. Son yüzyılın İslam tarihinde, miladi takvime göre Şubat ayı kendisinde birçok anıyı, kanla yazılmış birçok tarihi barındırdığı için Müslümanlar olarak bizlerde farklı bir ay olarak telakkiye sahip. Bu yüzden "Şubat, Her Müslümanın Yüreğinde" başlıklı bir yazımızda bu ay ve bu aydaki şehitlerimizden bir kaçını konu edinmiş, yonelishaber.com sitesinde yayımlamış ve yazımızın sonunda tüm şehitlerimize ithafen yazmış olduğum şiirimde de şu mısralara yer vermiştim:

Bir damla yaş dökmek sûhufa
anın vacibi olanı yerine getirenler hayrına
Şubat bitmeden, soğumadan yüreğimiz
Şiirsel şehitliğinizin şahitliği adına

Ardından ise bu ayın, Müslümanların hem zihin hem de yürek dünyalarına bu denli bir öneme haiz kılma anlamını yükleyen şehitlerimizin bu kez de şehadetlerine anlam katmasına sebep olan vurguya dikkat çekmek için de şu mısraları eklemiştim:

Senin için sarf edilen kelimeler
Şehadet parmağının yazdıklarıyla
yaptıklarıyla anlam kazanır.

Böyle akıp giderken cümleler ve bu cümlelere sebep anılar, bir kısır döngü gibi yada kapkara bir gecede, bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmur altında kendimi bir labirent cenderesinde bulup da katliamların, idamların, kurşunlamaların yıl dönümlerini sürekli yaşar halde buluyorum her neden ve sebeple! 

İşte böylesine bir gerçeklikte 1982 yılında yaşatılan Hama katliamını yaşatanları lanetliyor ve bu katliam katledilenleri anıyorum ki hepimiz lanetliyor ve anıyoruz.

Buraya kadar insan fıtratına aykırı herhangi bir durum yok. Zaten problem bizdeki gibi atan yüreklere ve bizdeki gibi düşünen zihinlere sahip olanlarda da değil! Sıkıntı o günün haber kupürlerine baktığınız zaman son 4 yıldır sadece Hama'da değil artık Suriye'nin her bir şehrinde, her bir ilçesinde, toprağında, dağında yaşatılan zulümlere, bu zulümleri yaşatanların nasıl yaptığını; bu zulümleri yaşatanlara destek verenlerin nasıl destek verdiğini; bu zulümler yapılırken dünyanın nasıl sessiz kaldığını görmeniz de:

1982



2013



Ve o gün de aynen bugün olduğu gibi zor şartlar altında çekilen katliam fotoğraflarının dünyaya servis edilebilmesiyle insanların yaşatılan katliamlara gösterdikleri tepkilerin nasıl da istatistiksel bilgileri analiz etmekten öteye geçmediğine şahit olmanız da:

1982



2013



Ayrıca 1982 Yılında Hama katliamını gerçekleştiren, bugünkü Suriye kasabı Beşşar Esed'in babası Hafız Esed'in 2000 yılındaki cenaze merasiminde hazır bulunanların da yine bugün Suriye'deki katliamlara nasıl destek verdiğini gösteren videolara bakmanız da:

2000

https://www.youtube.com/watch?v=KiIZDD8XCKI


2013

Sıkıntının bizimle alakası, alakadarsız olanların yetmezmiş gibi bunca acının üzerine birde tuz biber eken durumlarında.

Ben bizim ve bizim gibi olanların durumunu ise "Ve ne zaman onların içinden bazıları, (Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere): "Allahın zaten ortadan kaldırmak yahut (en azından) zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz" diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler: "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve (bir de, bu bozguncular) belki böylece Allaha karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!" ayetinde vurgulanan o erdemli insanların durumuna benzetiyorum haddi olmayarak. Böylece Rabbimden o erdemli insanların akıbetini niyaz ediyorum.

2 Şubat 1982'de gerçekleştirilen Hama Katliamına dair yazılan bir kaç kitap var. Bunlardan en önemlisi ise Ahmet Pakalın yazmış olduğu Roman Türü- Mushaflar ve Bombalar, Hamalı, Şehid Hama kitapları. Bir kaç yıl önce Suriye'de kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve çocuğuyla bir halk yaşatılan katliamlara karşı son yüzyılın en şanlı ve sabır dolu direnişini hâlâ başlatmamışken bu kitapları okumuş, bitirdikten sonra da iki kıtalık bir şiir yazmıştım. Şiiri şuan elimin altında olan bütün notlarıma bakmama rağmen bulamadım. Aksilik işte! İnş. en kısa zamanda bulurum da o gün hissettiğim duygularımı buradan sizler ile paylaşırım. 

"Şubat, Her Müslümanın Yüreğinde" başlıklı edebi çalışmamda Hama Katliamını nedenini de bilmediğim bir halde işlememişim.   Bu yazımız onun yerine geçsin İnş. "Şubat, Her Müslümanın Yüreğinde"  başlıklı çalışmamızda hatırladığım, işlediğim diğer şehitlerimizi ise şehitlerimizin şehadet günlerinde buradan paylaşacağım İnş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder