23 Ekim 2024 Çarşamba

KIYMETLİ KAMUOYUNA ÇAĞRIMDIR.

İlçe Başkanlığı dönemimizde esnaflardan STK'lara varıncaya dek yapmış olduğumuz ziyaretlerde en fazla eleştirildiğimiz konu MHP ile olan ittifakımızdı.

Dillendirilen en başat söylem, Kürt meselesinin çözümüne dair Sn. Cumhurbaşkanı'mızın elinin Sn. Devlet Bahçeli tarafından bağlandığına ve Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında ülkenin giderek milliyetçi söyleme yöneldiğiydi.

Bizler, bunun böyle olmadığını; aslında Sn. Bahçeli'nin meclis kürsüsünden idam ipleri atmaktan her Kürt terörist değildir, her teröristte Kürt değildir yaklaşımına geldiğini ve bunu Kürt illerindeki billboardlarda, yolcu duraklarında dâhi paylaştığını söylemiştik.

Yine bu ziyaretlerimizde, daha ilginç ve muhataplarımızın oldukça şaşırdığı bir şeyi daha ifade etmiştik.

(O günün anketlerinde) MHP'nin baraj altında gösterilmesine dair, yani (anketlere göre) kendi tabanını kaybetme pahasına, Sn. Bahçeli'nin yine de Sn. Cumhurbaşkanı'mızın yanında olduğunu ve Yeni Anayasa tartışmaları zemininde oldukça yumuşak bir dil kullandığına dikkat çekmiştik.

Bu bağlamda, özellikle Yeni Anayasa'ya vurgu yaparak oylarını istiyor ve Bağlar gibi bir ilçe'de elimiz ne kadar güçlü olursa, Sn. Cumhurbaşkanı'mıza, Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı'mıza karşı dilimizin de o kadar uzun olacağını belirtiyorduk.

Hatta, annemizin küçükten bizim adımıza babamızdan para istemek için "oğlum sizde okulda başarılı olun, yaramazlık yapmayın ki ben de babanızdan para isterken dilim uzun olsun" hatırasını dâhi paylaşıyorduk.

Şimdilik bütün bunlar burada bir dursun. Günü geldiğinde ve ömrümüz yeterse eğer daha detaylı bir şekilde ilçe başkanlığı dönemimizde yaşadıklarımızı belki bir hatıra kitabı olarak paylaşırız.

Bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz ve anın vacibi olarak gördüğümüz başka bir nokta var.

Sn. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğindeki bir Türkiye Devleti'nin artık eski Türkiye'de olduğu gibi günlük planlar yapmadığını bilmemiz gerekiyor.

Bu bilinç doğrultusunda Türkiye halkları olarak, sadece bölgemizin değil bütün bir insanlığın barışı için bu muhteşem devletlü aklından faydalanmalıyız. Geri kalmamalı ve ona ayak uydurmalıyız.

Sn. Bahçeli'nin dediği gibi: "Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıyın, tanıtın ve anlatın."

Yapılması gereken bellidir.

Dini, kavmi, mezhebi  ve meşrebi ne olursa olsun, bütün nefsani duygularımızı ayaklarımızın altına almak ve hakiki bir liderin arkasından yol yürümektir.

Bir diğer çağrımız ise bölgemizin vakıf, dernek ve kanaat önderlerinedir. Kıymetli okurlarımız umarım ukalalık yaptığımızı düşünmezler. Ama söylemem gerekir ki bütün bu kesimlerin yanında bir hatırımızın olduğu gerçeğidir.

Sağolsunlar. Sevgilerini ve saygılarını her daim hissettirdiler. İyi günde kötü günde her daim yanımızda oldular. Her platformda dile getirdiğimiz gibi üzerimizde epey de emekleri oldu.

Hatırımıza binaen kendilerinden naçizane isteğim şudur:

"Aynı metodu deneyerek farklı bir sonuç beklemek deliliktir" der, Albert Einstein.

O yüzden eski usul bir çözüm süreci olmaz. Bunu aklı başında olan herkes bilir. En fazla da bunun bedelini ödeyen Sn. Cumhurbaşkanı'mız ve AK Parti bilir.

O yüzden ivedilikle Huda-Par gibi siyasi ayaklarının da olduğu bölgenin bütün dinamikleri bir araya gelerek Yeni Anayasa metnine katkı sunacakları bir oluşum meydana getirmeliler.

Gördüğüm kadarıyla çözüm sürecinden kalma bir muhtapsızlık hepsinde kırgınlığa yol açmış. Bu yüzdendir ki bu kesimlerde bir sessizlik hakim. Anlayışla karşılıyor ama doğru bulmuyorum.

Bu tarihi döneme tanık olmalarını ve tartışmaları salt Öcalan'ın konuşmasından veya özgürlüğünden çıkartarak, DEM/PKK/Öcalan üçgenine hapsetmeyerek acilen bir sekreterya oluşturmalarını ve yine Öcalan'ın defaatle 1921 Anayasasını vurguladığı gibi Yeni Anayasa sürecinde kamuoyunun sesi olmalarını rica ediyorum.

Şahsıma da düşen bir şey olursa eğer emirlerinde olduğumun altını kalın çizgilerle çiziyorum.

Saygılarımla...

Ahmet Maruf Demir



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder