"Elimde duran fotoğrafın / Baktım inan tanıyamadım / Bu şarkımı ben sana yazdım / Sense hala anlayamadın" diyor Bergen, "Elimde Fotoğrafın" şarkısında.
Sonrasında şöyle devam ediyor:
"Şimdi beni anlıyor musun / Bu şarkımı dinliyor musun / İnan seni çok seviyorum / Sen de beni seviyor musun?"
Tabi bu şekilde yazınca çok da anlamlı olmuyor. Size tavsiyem, şarkıyı Bergen'in kendi sesinden dinlemeniz.
Bu şekilde bir arabesk girişin ardından biz asıl mevzumuza gelelim.
İlçe Başkanlığımız döneminde üç yıl boyunca ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle Bağlarlı hemşehrilerimize anlattığımız meseleye.
Yani vesayetçilerin saltanatına son vermeye. Yeni bir Anayasa'ya!
Nitekim Tuncay Özkan gibilerin kudurmaları boşuna değil. Yağlı bir urgan gibi boynunuza geçirdikleri Anayasanın ellerinden kayıp gitmelerinden korkuyorlar.
Son Malazgirt kutlamalarında, liderlerin verdiği fotoğraf karesi de bunun en açık göstergesiydi.
Tabi şunu açık ve net söyleyeyim ki bu ülkenin başına bela olmuş Siyonizmin'den olma, Kemalist ve Apoist ideolojilerden yana olmayanlara, karşı duranlara yönelik okumalar yapmada ve o okumaların analizini ulaştırmada ya pasif kalıyor ya da derdimizi tam olarak anlatamıyoruz.
Hâl böyle olunca, sözkonusu ideolojilerin sahipleri propaganda güçlerini kullanarak mazlumu zalim, zalimi de mazlum gösterebiliyor.
Velhasılı, Siyonizm'in aparatları olan bu -izmlerin hepsi böyledir. Dayatmacıdır.
Tuncay Özkan örneğinde olduğu gibi. Şimdi sadece hakaret edebiliyorlar. Çünkü despotik güçleri Sn. Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti kadroları tarafından epey bir törpülendi.
Ama dün öyle değildi. Çok daha rahat asıyor; en basitinden asimileye başvuruyorlardı. O da olmazsa hepten inkar ediyor ve yasaklıyorlardı.
Birkez daha söylüyorum. Allah muhafaza ellerine güç geçse yarın da yine aynısını yapacaklar.
Yerel seçimlerde (tabi bizim de bazı hatalarımızdan dolayı) AK Parti şöyle bir yalpaladı ve ardından gördüğümüz gibi sinmiş klikler hemen canlandı. Hafiften cadı avları dâhi başladı. Bir şapka uğruna nice hilallerin batışı bile kimilerince unutuldu!
Tarihe bir not bırakarak şunu ifade edeyim ki;
Birçok kesim olmak üzere; ama hassaten İslami Kesimler, Kürtler ve de Aleviler, Kemalizm ve beslemesi olan Apoizme karşı uyanık olmaz ise eğer 100 yıl önce olduğu gibi en büyük kazık yine kendilerine atılacak!
Bu sebeple yapılacak şey bellidir.
MHP ve HudaPar'ın kendi ikballerini değil; (birde Zaza Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla) elele tutuşarak ülkenin geleceğini, halkların kardeşliğini önceledikleri bir platformda, özellikle ama özellikle DEM Partisi'ne büyük bir sorumluluk düşmüştür.
Bu sebeple o meşhur kibrini artık bir kenara atmalıdır. CHP'nin emniyet sibobu olmaktan vazgeçmelidir. Halktan aldığı iradeyi örgütlerin tasarrufundan çıkarmalıdır. Tabanının 7 Haziran 2015 seçimlerinde verdiği daha önceki mesaja kesinlikle geri dönmelidir.
Malazgirt 'de olduğu gibi...
DEM Partisi, Selahattin Demirtaş'ların, Leyla Zana'ların meselelerin çözümünde işaret ettikleri Sn. Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan ile ülkenin geleceğine dönük aynı fotoğraf karesinde yerini ivedilikle almalıdır.
Yoksa alternatiflerin gümbür gümbür geldiği bir düzlemde Kürt seçmeninin ekseriyetini büyük oranda kaybedecektir.
Ahmet Maruf Demir
#malazgirt #photo @öne çıkar
.jpeg)
Güzel bir yazı
YanıtlaSilZihnine sağlik
Yorumunuz için teşekkür ederiz.
SilDemli belediyelere DERHAL KAYYUM ATANMALIDIR zira bunlar bu karelerde hiç bir zaman yer alacak siyasiler değillerdir. Terör odaları yerel yönetimlere kuluçkaya girdi. İşten Çıkartılan pekakalilari geri işe aldılar.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederiz.
Sil