8 Mayıs 2021 Cumartesi

Terörist İsrail'in Pervasızlığına Dair...

Ramazan Ayı'nın son 10 günü müminlerin ibadete en fazla düşkün oldukları zamanlardır.


İçinde Kadir Gecesi'nin arandığı, Kur'an'ın en fazla okunduğu, namazların çoğaltıldığı ve itikafların yoğunlaştığı günlerdir.


İsrail bunu bilir. Hem de çok iyi bilir.


Bu yüzdendir ki zaten, atalarının Tevrat'ı sürekli yanlış yorumladığı ve bu yüzden her vakit zillet halini yaşadıklarını Allah'tan bilerek son iki asırda "Siyonizm"i icat eder!


Bunun için her zaman ama en fazla da Ramazan Ayı'nın son günlerinde hep aynı pervasızlıkta bulunur.


Böylece, kendileri hakkında inen, "Sen ve Rabbin gidin savaşın biz burda oturacağız"* ayetinin aslında bir nevi intikamını alır.


Binlerce yıl önce tih çölündeki zillet hâllerini aynısını bu kez biz de görür.


Yanlış anladığımız peygamberimizi ve getirdiklerini bu haliyle sözde yalancı çıkartmaya çalışır.


İşte tam da bu noktada...


Ali Şeriati;

"Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir." der.


Sütçü İmam;

"Hürriyet olmayan bir yerde cuma namazı kılmak caiz değildir."  der.


Ve elbette Peygamber; 

Müşriklerin, hücuma geçtiklerinde korkudan gözlerinin kaydığı ve yüreklerinin hançereye gelip dayandığı o ahzap (hendek) günlerinde,** ashabına "namazlarınızı erteleyin" der.


İslam ümmetinin de bir yerde ateş varken, kafayı kuma gömmek değil, İslam'dan ve Efendimiz (sav)'de anladığı bu olmalıdır.


Sloganları yükseltmeli, direnişi büyütmeli, yağmuru dahi ateşe vermelidir. 


Türkiyeli müslümanlar gibi!


*Maide Suresi/24.Ayet

**Ahzap Süresi/10. Ayet




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder