Kitap Kardeşliği olarak 18. Buluşmamızda Ömer Müftüoğlu'nun Bugünün Müslümanının Kuran ile İletişimi kitabını tahlil ettik. Otto Yayınlarından çıkan kitap aslında iki bölümden oluşuyor. Fakat yazar, kitabın birinci bölümünü oluşturan iletişim becerileri üst başlığına geçmeden, aynı zamanda 20. yüzyılın başlarındaki din algısına da dikkatimizi çekerek öncesinde bir bölüm daha oluşturuyor. Bu bölümde de özet halinde verdiği bilgilerin bugünün Kuran ile iletişimi noktasında nelere haiz olduğunu yabana atmamamızı sağlıyor.
Asıl birinci bölüme geldiğimizde ise bu bölümde genel hatlarıyla iletişim üzerinde duruluyor. İletişim unsurları ve türleri alt başlığında alıcı, verici ve mesaj kavramları işlenip, ayrıca bu kavramlar arasında gerçekleşen iletişim sürecinin de nasıl işlendiği anlatılmaya çalışılıyor. Yine iletişim türlerin üçe ayrıldığını, bunların da yüz yüze iletişim, yazı ile iletişim ve yazısız-sözsüz iletişim olduğunu bizlere söyleyen yazar, bunların da kendi aralarında alt başlıklara ayrıldığını belirtiyor. Sağlıklı bir iletişimde iletişim türleri ile beraber, iletişim unsurlarının önemine dikkat çeken yazar; iletişimin gerçekleştiği ortamın birincil derecede etkenlerden biri olduğunu da ıskalamamamız gerektiğini örneklerle açıklıyor. Mesajın oluşum süreci başlığı altında da yazar alıcı, verici ve mesaj kavramlarını biraz daha açarak; bu kavramlarla neleri kast ettiğini başta Kuran ayetlerinden birkaç örnek vererek ve tabi birazda hikayelerden beslenerek meramını aktarıyor.
İkinci bölüm ise kitabın asıl amacını ihtiva eden başlıklardan oluşuyor. Kuranı anlama çabası yeni bir çaba değildir diyen yazar, başta Allah Resulü olmak üzere vahyin ilk muhataplarının ayetlere karşı tutumlarına değiniyor. İlk bölümdeki altı çizilen "iletişimde ortamın yeri" vurgusu, ikinci bölümde vahyin doğduğu ortamın ne denli önemli olduğu mottosu ile karşımıza çıkıyor. Yine bu bölümde vahyin ilk muhataplarının canlı bir vericiden/mütekellimden gelen canlı bir mesajı, canlı olan bir alıcı tarafından aktarılmasına şahitlik etmelerinin avantaj olduğunu ifade ediyor. Lakin bu avantajlı durumun bugün ortadan kalktığını, çünkü Peygamberin hayatta olmadığını ve bu yüzden de bugünün muhataplarının Kuranı anlama noktasında daha çok çabaya ihtiyacı olduklarını belirtiyor. Daha çok çabanın neler olduğunu da teferruatlıca işleyen yazar; meal ve tefsir kitaplarındaki kimi yanlışları da birkaç örnek üzerinden değerlendiriyor.Ez cümle;
Birinci bölümde farklı başlıklar altında kimi zaman tekrar eden durumlar var. "Bunu daha önceki başlıkta da okumuştum" diyebiliyorsunuz. Ama bu gibi yerlerin, yazarın, okur ile olan iletişimini en doğru şekilde yapma isteğinden kaynaklandığından düşünüyorum. Böyle bir niyet taşımamın gerekçesi ise kitabın sonunda birçok konuda algımın değişmesine neden olması da olabilir. Mesela biriyle telefonda görüşüyoruz. Benin karşı tarafa anlattığım mevzu ile onun telefonda bana vermiş olduğu cevaplar arasında dağlar kadar fark var. Evet, bir iletişim sorunu var. Birbirimizi anlamıyoruz. Ve ben bu anlayışsızlığı karşı tarafın kabalığına yoruyorum. Bulunmuş olduğu ortamın nasıl olduğunu, benim kendisini aramadan hemen önce neler yaşadığını, ruh halini ve benzeri durumların olabileceği ihtimalini düşünmeden hemen kendisini yargılıyorum. Bu türden hususları da içeren birinci bölümdeki tekrarlar haricinde; ikinci bölümle birlikte kitabın, Kuran ile en doğru bir şekilde nasıl iletişime geçeriz, onu nasıl daha iyi anlarız? sorularını cevaplandırdığımı söyleyebilirim. Kitapta ayrıca son dönemlerde üzerinde epey kafa yorduğum tekamül olayına yönelik cevapları da barındırıyor. Bendeki kanı şu yönde: Biyolojik bir evrimleşme hala tartışılıyor. Konu uzmanları tarafından da tartışılmalı. Ama manen ya da ruhen veya ahlaken bir evrimleşmenin olacağı düşüncesine sahibim. Kritiğini yaptığımız bu kitapta da vahyin nuzülunu gerektiren bir sebebin de peygamberin kendisi olduğunun belirtilmesi şahsen bizdeki bu düşünceyi daha bir pekiştiriyor. Belki bir başka videoda işleyeceğimiz bu durumu bir cümleyle özetlemek gerekirse kastımız şu: Allah Resulü, son inen "dininizi kemale erdirdim" ayetiyle beraber insanlığın gelebileceği son halkayı ifade eder. Hem peygamberlikten önceki yaşantısı -öyle ki Allah vahyi kime indireceğini en iyi bilendir- hem de vahyi aldıktan sonraki örnekliğiyle mükemmel bir insan olduğuna, hakkında araştırma yapan herkesi de şahit tutmuştur. Son tahlilde, belki bir başka videoda işleyebileceğimiz bu konuyu burada kapatıyor ve "Bugünün Müslümanın Kuranla İletişimi" kitabının muhakkak okunması gerektiğine inanıyoruz.
Yazının videosunu https://www.youtube.com/ahmetmarufdemir kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder