7 Eylül 2015 Pazartesi

Anladım!

Anladım ki, bu ülkede çoğu insanın içine yahudi mantığı kaçmış.

Suçlu kendi kabilesinden olduğu zaman susan...

Nankörlük eden...

Sürekli ihanet peşinde koşan...

Liderlerini ilah edinen...

Söylenen sözleri tahrif eden...

Oturduğu yerde malına vurduğu gibi iş zora girdiğinde mıh gibi yerine çakılan...

Asıl meselenin ne olduğunu bilmelerine rağmen; sığır kesme olayında olduğu gibi sürekli işi yokuşa süren...

Allah'ı hep başkalarının Rabbiymiş gibi gören, konuşan...

Soğanı, sarmısağı, ete ve helvaya tercih ettiği gibi rahatı savaşa tercih eden...

Kaç yüzyıl zorbalık ve zulümle yönetilmelerinden sonra bedenleri özgürlüğe kavuşunca ruhlarını bir buzağıya satan...

Ellerinde şarap olduğu halde ve eğlenirken utanmadan da "Kenanlılar bize zulüm ediyor ama" peygamberlerine şikayetini eden...

Musa'yı onca fedekarlığına rağmen sürekli harcadıkları gibi; yıllarca sözde "bir halkı küllellerinden yarattı" denilen adamı anında satan, ajanlaştıran...

Sürekli peygamberleri hep kendi kavimlerinden gören...

Dini meselelerde herkesten daha dindar olan ve mangalda kül bırakmayan...

Tarih boyunca bir eser dahi bırakmayıp; aşağılanmayı ve tahkir edilmeyi kaderleriymiş bilen...

Zalimine aşık olmayı; zaliminin taptığına tapmayı erdem olarak sayan...

Her seferinde "bu başımıza nerden geldi" dedikleri halde ve bildikleri halde; kibir, gurur ve enaniyetle vakıayı öteleyen...

Sürü psikolojisi ile hareket edip gerçeği araştırmak yerine nefsin hoşuna gideni gören, dinleyen ve konuşan...

Yıllar yılı katledilmelerine rağmen bir metre dahi toprağa sahip olamayan; hatta ne için katledildiğini dahi bilmeyen; ve hatta ne için savaştığını dahi bilmeyen...

Dünyanın her neresinde olursa olsun demoklasin kılıcı altında olduklarında zorbalarına muhabbet besleyen ve fakat Medine'deki gibi kendileri ile antlaşma yapıldığında ise müttefiklerini arkadan vurmak için fırsat kollayan...


Sonra ve sonra ve yine sonra tüm bunların neticesinde yuvarlak bir çizgi gibi dönüp dolaşılıp başlanılan yere gelen, bir Yahudi mantığı taşıyan topluluk ile karşı karşıyayız.

Durum maalesef bundan ibaret!

Bu topluluk içinde olup olmadığımızı ise ancak vahiyle bilebilir insan, dersem bile; taştan daha da sertleşmiş olan kalpler, onca nimet sahibi Allah'ı dinlemedikten, anlamadıktan sonra beni dinlemez bunu da biliyorum.

Ve son olarak; bu yazıyı okuyan sen bu yazılanlardan bir tanesini dahi üstüne almadın. Bunu bile biliyorum.

Neyse...

dedim ki; Rabbim... Sen yüreğime mukayyet ol!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder