30 Mayıs
Saat: 15:45
Bir deve ve bin kütük yerde.
Anlamsız, amaçsız, avare
İçime gömüyorum mevtayı,
Telkini içime haykırıyorum!
‘Değişmeli,’ diyorum, değişmeli
Ashab-ı sefine
Dokuzlu çete’yi mağlup etmeli;
Nefretin yerini almalı bir sevi.
‘Değişmeli,’ diyorum, ‘değişmeli’
Devenin yerini almalı bir gemi
Salih’in duasıdır: kadir gecesi
“ucîbu da’veted dâi izâ deâni"
Kayıtsız kalmaz yakarışla
Kuluna yeter Rabbi!
30 Mayıs
Saat: 22:30
Sessizlik çöküyor odama
Düşünceler karıncalı bu ayda
Gözlerim ekranda dilim duada
Görüyorum, duyuyorum
Başka bir hayatta ama canımda
Gecenin karanlığında
Bir şeyler oluyor çok uzaklarda.
Uzaklara dalıyor donuyor gözlerim
Dönencenin ekseni kaymış ıssız sularda
31 Mayıs
Saat: 02:00
Zaman duruyor
Bir heyula sarıyor mekânı
Olabildiğince öfkeliyim
Olabildiğince korkak
Teheccüdün mısralarına sığınıyor,
Yüzümü gizliyorum secdemle.
Utanıyor ve yakarıyorum
Ayıran saflara’ kızıyor,
Ayrılmış saflarımıza acıyorum.
31 Mayıs
Saat: 03:00
An(l)ıyorum Salih'i.
An(l)arken Salih’i,
hatırlıyorum o geceyi;
Tut diyorum, tut beni ay
Tut karanlığın bekçilerini
ve dokuzlu çeteyi
Tut beni ay
ve tut eşkıya sürülerini.
Ay ne olur tut,
ne olur tut beni
31 Mayıs
Saat: 04:30…
Dağ aşağı iniyor bir deve
Eller...
Ellerde kara saplı hançer
Saplanırken hançer böğrüme
Kan damlıyor güverteye
Dizleri kesiliyor adaletin
Kesilince dizleri adaletin
Bir böğürtü sarıyor cihanı
Kesilince dizleri adaletin
Yükseliyor bir halkın feryadı.
Yükselince bir halkın feryadı...
Ay tutsak izbe köşelerde,
Kuytu vadilerde!
Ay utangaç, ay kırılgan
31 Mayıs
Gün Doğanda
Su uyudu
Nur dağına demir attı bir gemi
Adı: Mavi Marmara Hazretleri
Beklenen geliyor;
iniyor dokuz ayet:
“iqra’ bismi rabbike…”
Dokuz can düştü yere
Okut dedi
“Okuma bilmem” diyenlere
Okut dedi
“Okumam” diyenlere
Okut dedi…
Mehcur bırakanlara
Kıyısından yaklaşanlara,
Köşesinden bakanlara
Okut ki rahmet olsun
Kurak çöllere,
çorak yüreklere!
Okut ki dokuz can düşebilsin;
Dokuz bin halk gelebilsin dile!
Birleşebilsin omuzlar,
saflar,
misaklar
Okut ki, dokuz bin kavimden
Doğabilsin tek bir ümmet!
Okut ki, yüz çevirmesin hiç kimse.
Yüz çevirmesin gördüğüne
31 Mayıs
Ve Akabinde…
Gözümün gördüğünü
yalanlamıyor kalbim
Meydanlar tan yeli savurmuyor
Kütük dolu değil alanlar
Sürerken azap yedi gece sekiz gün.
Ey ‘bozan’ toraklarımın ‘çelebi’ adamı:
Özleminle kavruldum!
Ah, kara vaveyla
bu kez ceset değil savurduğun.
Gün nehar
hançerlerin yerini almış yeşil bayraklar
Uyanmış halklar, yükselmiş yumruklar
Özgürlük türküleriyle inliyor meydanlar.
Yenibahardır bu;
açıyor “yaseminler.”
Dillerde tekbir,
Allah’u Ekber!
“Doğan” gibi bakıyor her yer
“Buazizi” kokuyor
Ağlarken de Gazze gülerken de…
Çocuklarına anlatacak
bir devrimin hikâyesini.
Ve diyecek ki:
bunu başlatan bir gemiydi
Dokuz yiğit canın bedeliydi
Kanlarının bereketiydi
Halkların devrimiydi
Sihir asla ve kat’a değildi!
Gemi kıyıya yanaştı
Dokuz eksik yolcusuyla
Ayın yüzü soldu, söndü yakamoz
Güneş ise erken battı Mayısta
Ardı ardına yıldızlar kaydı
Yürekler ki boğuldu sarnıçta
Ve Sen, üzülme…
Ve Sen, gevşeme…
Tut ki demirlensin harcım
Tut ki özgürleşsin halkım
Ne de olsa Allah bizimle.
| Huma'ya Mektup - Ahmet Maruf Demir
#MaviMarmara

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder