31 Mayıs 2022 Salı

Kanlı Yakamoz


30 Mayıs

Saat: 15:45


Bir deve ve bin kütük yerde.

Anlamsız, amaçsız, avare

İçime gömüyorum mevtayı,

Telkini içime haykırıyorum!

‘Değişmeli,’ diyorum, değişmeli

Ashab-ı sefine

Dokuzlu çete’yi mağlup etmeli;

Nefretin yerini almalı bir sevi.

‘Değişmeli,’ diyorum, ‘değişmeli’

Devenin yerini almalı bir gemi

Salih’in duasıdır: kadir gecesi

“ucîbu da’veted dâi izâ deâni"

Kayıtsız kalmaz yakarışla

Kuluna yeter Rabbi!


30 Mayıs

Saat: 22:30


Sessizlik çöküyor odama

Düşünceler karıncalı bu ayda

Gözlerim ekranda dilim duada

Görüyorum, duyuyorum

Başka bir hayatta ama canımda

Gecenin karanlığında

Bir şeyler oluyor çok uzaklarda.

Uzaklara dalıyor donuyor gözlerim

Dönencenin ekseni kaymış ıssız sularda


31 Mayıs

Saat: 02:00


Zaman duruyor

Bir heyula sarıyor mekânı

Olabildiğince öfkeliyim

Olabildiğince korkak

Teheccüdün mısralarına sığınıyor,

Yüzümü gizliyorum secdemle.

Utanıyor ve yakarıyorum

Ayıran saflara’ kızıyor,

Ayrılmış saflarımıza acıyorum.


31 Mayıs

Saat: 03:00


An(l)ıyorum Salih'i.

An(l)arken Salih’i,

hatırlıyorum o geceyi;

Tut diyorum, tut beni ay

Tut karanlığın bekçilerini

ve dokuzlu çeteyi

Tut beni ay

ve tut eşkıya sürülerini.

Ay ne olur tut,

ne olur tut beni


31 Mayıs

Saat: 04:30…


Dağ aşağı iniyor bir deve

Eller...

Ellerde kara saplı hançer

Saplanırken hançer böğrüme

Kan damlıyor güverteye

Dizleri kesiliyor adaletin

Kesilince dizleri adaletin

Bir böğürtü sarıyor cihanı

Kesilince dizleri adaletin

Yükseliyor bir halkın feryadı.


Yükselince bir halkın feryadı...


Ay tutsak izbe köşelerde,

Kuytu vadilerde!

Ay utangaç, ay kırılgan


31 Mayıs

Gün Doğanda


Su uyudu

Nur dağına demir attı bir gemi

Adı: Mavi Marmara Hazretleri

Beklenen geliyor;

iniyor dokuz ayet:

“iqra’ bismi rabbike…”

Dokuz can düştü yere


Okut dedi

“Okuma bilmem” diyenlere

Okut dedi

“Okumam” diyenlere

Okut dedi…


Mehcur bırakanlara

Kıyısından yaklaşanlara,

Köşesinden bakanlara

Okut ki rahmet olsun

Kurak çöllere,

çorak yüreklere!

Okut ki dokuz can düşebilsin;

Dokuz bin halk gelebilsin dile!


Birleşebilsin omuzlar,

saflar,

misaklar

Okut ki, dokuz bin kavimden

Doğabilsin tek bir ümmet!

Okut ki, yüz çevirmesin hiç kimse.

Yüz çevirmesin gördüğüne


31 Mayıs

Ve Akabinde…


Gözümün gördüğünü

yalanlamıyor kalbim

Meydanlar tan yeli savurmuyor

Kütük dolu değil alanlar


Sürerken azap yedi gece sekiz gün.

Ey ‘bozan’ toraklarımın ‘çelebi’ adamı:

Özleminle kavruldum!

Ah, kara vaveyla

bu kez ceset değil savurduğun.


Gün nehar

hançerlerin yerini almış yeşil bayraklar

Uyanmış halklar, yükselmiş yumruklar

Özgürlük türküleriyle inliyor meydanlar.

Yenibahardır bu;

açıyor “yaseminler.”

Dillerde tekbir,

Allah’u Ekber!

“Doğan” gibi bakıyor her yer

“Buazizi” kokuyor


Ağlarken de Gazze gülerken de…


Çocuklarına anlatacak

bir devrimin hikâyesini.

Ve diyecek ki:

bunu başlatan bir gemiydi

Dokuz yiğit canın bedeliydi

Kanlarının bereketiydi

Halkların devrimiydi


Sihir asla ve kat’a değildi!


Gemi kıyıya yanaştı

Dokuz eksik yolcusuyla

Ayın yüzü soldu, söndü yakamoz

Güneş ise erken battı Mayısta

Ardı ardına yıldızlar kaydı

Yürekler ki boğuldu sarnıçta


Ve Sen, üzülme…

Ve Sen, gevşeme…


Tut ki demirlensin harcım

Tut ki özgürleşsin halkım

Ne de olsa Allah bizimle.


| Huma'ya Mektup - Ahmet Maruf Demir 


#MaviMarmara



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder