14 Şubat 2019 Perşembe

Barbar, Modern, Medeni / İbrahim Kalın

Türkiye Tarihi boyunca bir yerlere gelmiş insanlara karşı ön yargıyla yaklaşıldığı hep vakidir. Hele ki bu bir yerlere gelme mevzusu siyaset arenasında yaşanıyorsa vay haline! "İnsanların ağzı torba da değil ki düzesin... Şöyle iki büklüm dudaklarını büzesin... Yetmedi ağzının orta yerine kürekle vurasın" özdeyişleri gündemdeki yerini hemen alır.

Toplumun bu söylemlerinde haklılık payı da yok değil hani! Kişi, alanında ordinaryüs bile olsa... Ayetin ifadesiyle iş, ehline dahi verilse; geçmişten günümüze sürekli kötü örneklerle karşılaşıldığından, bu algı atlatılması zor bir travmaya dönüşmüş. Deminde ifade ettiğimiz gibi... Bu sorun daha çok siyasette tezahür ettiğinden ya da siyaset/siyasetçi sürekli gündemde olduğundan, mezkur alandaki hemen herkese bu gözle bakılmış. Sesleri, oluşan bu algıyla işitilmiş. Yazdıkları da hep bu ön yargıyla okunmuş.

Neyse ki, nadiren ve cılız da olsa bu algıyı kırmaya yönelik çalışma yapanlarda olmuş ve oluyor. Bunlardan biri de şuan C. Başkanlığı Sözcülüğü görevini yürüten İbrahim Kalın. Son yazmış olduğu kitabıyla, bir kez daha bulunmuş olduğu konumun hakkını verdiğini ispatlıyor. Ayrıca, bizde bulunan o siyasetçilere yönelik bakış açımızı da değiştiriyor. Yani en azından genelleştirici bir ön yargıyı yıkıyor!

Son kitabının adı; Barbar, Modern, Medeni. 2018'in Kasım ayında raflardaki yerini aldı. Raflardaki yerini alır almaz da kitap dilinin akademik olmasına bakılmaksızın geniş bir okur kitlesine ulaştı. Dili akademik. Bu doğru. Ama bir o kadar da hayran bırakıcı. Bunların yanında pasajlar içindeki kavramlar adeta halay çekiyor. Kavramların halay çekmesi de yetmiyor. Bir de sizi halaya davet ediyor. Arka plandaki müthiş bir okuma ve bu okumaların birikimi, okuru adeta büyülüyor. Neredeyim, ne oldum, nereye gidiyorum? soruları ise birçok satır arasında insanı durup, düşündürtüyor.

Tarihi süreç içinde Barbar, Modern, Medeni kavramlarının kime ve neye göre şekillendiğinin cevaplarını arayan yazar; 15 sayfayı bulan kaynakçalarla, dünden bugüne yaşanan olayların haber ve fotoğraflarıyla kitaplıklarımızda muhakkak olması gereken bir eser bırakıyor. Özellikle alıntı fotoğraflardan birinin, Ota Benga'ya ait olması Barbar, Modern, Medeni kavramlarına uygun bir örneklik teşkil ediyor. Ki Ota Benga'nın benim hayatımda da özel bir yeri var. O da, daha önce Huma'ya Mektup şiir kitabımda kendisinden söz etmem ve gıyabında kendisine ithafên bir şiir yazmam...

"Batı sözünü kaybetti. İslam dünyası ise sözünü arıyor" diyen yazar; İbn-i Haldun ve Farabi'nin temellendirdiği düşüncelerle kafa konforunu bozuyor. Yeni bir dünya düzeninin arayışına kapı aralıyor. Erdemli, asabiyeyi baz almış, birbirine kenetlemiş ve adaleti baş tacı etmiş bir devlet yapılanmasıyla, bu iş neden olmasın? tartışmasını yapmamıza vesile oluyor. Devamında da asıl arayışın anlamı bulmak olduğunu ifade ediyor. Sanatı da bu arayışa dahil ederek, Van Gogh üzerinden bu arayışın altını çiziyor. Tevafuk o ki, "Van Gogh: Sonsuzluğun Kapısında" filmi de tam da bu ibarelere namzet ve dahası vizyonda! Bu meyanda kitapta sanat kavramı altında birçok alt başlık açılıyor. Ve kitap nihayete ererken de rüyalarınızın kimsenin çalmasına izin vermeyin mesajı veriliyor.

Felsefi ve akademik olarak kesinlikle beyin yakan bir kitap! diyor ve bitirirken  de şunları söylemek istiyorum. Siyaset hayatı içerisinde olan bütün o herkesin bir yerlere -toplumdaki algıyla- gelmediğini gösterdiğin için teşekkür ederim İbrahim Kalın. Umarım düşüncelerin reel siyasete kurban gitmez!

Kitabın tanıtım videosunu kanalımızdan izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/ahmetmarufdemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder