9 Temmuz 2015 Perşembe

Bir Anı, Bir Acı Ve Bir Şiir Hakkında Kısa Bir Yazı

/
"Sen işte esmer bakışlı çocuk
Yoksa sen Ninovalı o Yunus musun"

Yüreğimize bıraktığı acı yetmezmiş gibi; giderken birde zihnimizin en dip yerine bıraktı hatırasını.


Kendisini hiç tanımadım/tanıyamadım. Yüzünü ise daha önce hiç görmemiştim. Canhıraş bir şekilde klavyenin tuşlarına basarken aynı zamanda dudaklarını kıpırdatarak İnsanlık Suçuna Sessiz kalma haykırışını; o vicdanları sağır eden iç sesini ise asla işitemedim.

Peki ya o?

Kulaklığından yada hoparlörden işitirken sesimizi vahdete, vuslata, vicdana dair hangi hayalleri kuruyordu o vakit? Hangi mazlum çocuğun ellerinden tutup da ümmet coğrafyasının dağlarını, bayırlarını dolaşıyordu? Gözlerini kapadığında hangi rüyalara dalıyordu acaba?

Bilmiyorum. Yaşadığım sürece de bilemeyeceğim ne yazık ki! Ve işte aslında bu bilinmezlik katmerleştiyor bu acıyı. Bildiğim bir şey varsa eğer, o da ölümünü ve ölümüne dek ödediği bedeli; yaşamını ve yaşadığı süre içindeki adil şahitliğini hiç bir kelimenin kifaye etmeyecek/edemeyecek olması.

Yine de naçizane bir kaç dize ile hatırasını canlı tutmak için Huma'ya Mektup şiir kitabımızdaki "Ninovalı Yunus" başlıklı şiirimizi Şehit Yasin Börü'ye ithaf ederek yeniden düzenledik.

"Ninova'da, Van'da, Diyarbakır'da kurtulacak
Ve ölüme dul kalanlar pişman kalacak
İçimde yaşadığın için."

Rabbim! Kalemimizi mazlumların yararına, zalimlerin kahrına sürekli direngen ve sürekli kavi kıl.

Foto:
Haksöz Dergisi/Kasım-2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder