12 Mayıs 2020 Salı

Bir Bağlar Hikayesi: Aşık İle Maşuk

(Önce âşık konuşur. Ve Bağlar'a aşkını itiraf eder.)

Sevgili Bağlar, 

1985'in zemheri soğuğunda, sur dibindeki tek katlı evlerin birinde doğduğumu daha önce söylemiş ve orada geçen beş yılın ardından hâlâ birkaçını hatırlayabildiğim anılarımla sana kavuştuğumu anlatmıştım. O yüzden hayatımın bu kısımlarını atlayarak bu güne kadar kendimden bile sakladığım bazı itiraflarda bulunacağım. Bu süre zarfında beni sabırla dinlemeni istiyorum. İtirafım bitene kadar kalkıp gitmemeni naçizane senden diliyorum. 

Sevgili Bağlar, 

Bir traktör römorkunun arkasında sana gelmiştim. Bunu şimdi dâhi dün gibi hatırlıyorum. Bir memur maaşıyla alınabilecek eşyalar römorkun içindeydi. Ben ise römorkun arka tarafındaki boş yerlerden birinde oturmuştum. Traktörün durmasıyla sana kavuştuğumu anlamış ve aniden ayağa kalkmıştım. Ayağa kalkar kalkmaz ise başım dönmüş, çok sevdiğim mızıkam elimden düşmüş ve kaybolmuştu. Fakat ne gam! O anda bana her şeyi unutturan, gözlerimi kamaştıran başka bir şey olmuştu. Ben sokağına dalmış ve daha o an sana âşık olmuştum. 

Sevgili Bağlar, 

Bunca yıl... Geçen bunca zaman... Aman Allah'ım, dile kolay! Sana olan aşkımı kendimden bile saklamışım. Bunu tahayyül edebiliyor musun? Başkaları öğrenirse neler düşünürler acaba? Büyük ihtimalle, "ne kadar acı ve ne kadar anlaşılmaz bir hakikat" derler. Kesinlikle doğru söylerler. Çünkü anlayabildiklerimiz bizler için artık acı olmaktan çıkmışlardır. Ama şimdi konumuzun felsefe olmadığının farkındayım ve burayı hızla geçiyorum. 

Asıl konudan bir an ayrıldığım için özür dilerim. Hayatım boyunca hep böyle oldu. Bir konuyu anlatmak istediğim zaman araya hep farklı şeyler girdi. Neden olduğunu bilmiyorum. Ama bugün buna izin vermeyeceğimi çok iyi biliyorum. Çünkü felsefeden, hatta matematikten ve dahası tarihten bile önemli bir şey varsa eğer o da sensin. Ve ben sana aşkımı itiraf ediyorum. Şimdi aklımdakileri toparlamalıyım. Cümlelerimi titiz seçmeli ve konuşmamın bundan sonraki bölümünü olabildiğince düzgün yapmalıyım. Ki kendimi en güzel şekilde ifade edebileyim. 

Sevgili Bağlar, 

Hatırlarsan en son ayağa kalktığımı söylemiştim. Ardından başımın döndüğünü ve mızıkamı kaybettiğimi anlatmıştım. Ne olduysa ondan sonra olduğunu; sana âşık olduğumu itiraf etmiştim. İzninle itirafıma kaldığım yerden devam ediyorum. 

Seni gördüğüm ve havanı içime çektiğim işte o an sana vuruldum. Öyle bir vuruldum ki artık senden ayrılamadım. Bazı zamanlar senden uzaklaştığım doğru. Fakat her seferinde hasretine dayanamayıp sana döndüm. O vakitler bunun gayet olağan olduğunu düşünüyordum. Ama şimdi anlıyorum ki sana olan aşkımı meğer hep yüreğimde taşımışım. Kader'in talibe gebe olması gibi senden kaçtığımı sanmış fakat yine sana taşınmışım. 

Sevgili Bağlar, 

Şimdi belki de içinden, "onca yıldan sonra bana olan aşkını neden itiraf ediyorsun?" diyorsun. Belki kızıyorsun veya gülüyorsun. Ya da söylediğim her şeyi duymazlıktan geliyorsun. Bunların hepsi olabilecek ihtimaller.  Her ne düşünürsen düşün bunda özgürsün. Ama sana olan aşkımı itiraf ettikten sonra benden geri adım atmamı sakın bekleme! 

Bağrında büyüdüğüm... Kalan son bağlarına yetişerek üzümlerinden yediğim... Küçelerinde gezinip güvenle oyunlar oynadığım... Ağaçlarına uzanıp meyvelerinden kopardığım çocukluğuma ihanet etmemi benden isteme! Onca yıldır kendime bile itiraf etmekten korktuğum aşkımı yeniden içime gömmemi benden dileme! 

Sevgili Bağlar, 

İşte karşında ben ve sana olan aşkım. Söyler misin şimdi sen de beni sevecek; aşkıma karşılık verecek misin? 

Çocukluğumda seni gördüğüm o ilk anın heyecanıyla beni sarmalayacak, sırtımı sıvazlayacak, saçlarımı okşayacak, bağrına basacak, bağlarında dolaştıracak, sokaklarında koşturacak mısın?

(Aşık'ın konuşması burada biter. Söz artık Maşuktadır. Yani Bağlar'dadır.)

Sevgili Maşuk,

Seni sabırla dinledim. Söylediğin her bir kelimeyi, ağzından çıkan her bir harfi içime işledim. Kâh üzüldüm, kâh sevindim. Kimi zaman bir ırmak gibi coştum. Kimi zaman bağlarıma dadanan beton yığınlarına bakıp karalar bağladım. 

Sevgili Maşuk, 

Peki, aşkına karşılık vermeden önce benim neyi özlediğimi ve neyin acısını çektiğimi, bunca yıl neler yaşadığımı bilmek ister misin? Benim seni dinlediğim gibi sen de beni dinler misin? Eğer dinlersen sana anlatacaklarımın ardından aşkına karşılık verip vermeyeceğimden de emin olacaksın. Hazırsan başlıyorum. 

Sevgili Maşuk, 

İnsanlarımı özledim. O muhterem insanlığı özledim. Hem de çok özledim. 

Onlardı ki bırak uyuşturucu, kumar, fuhuş batağına düşmesini, gençlerini akşam ezanından sonra dışarı bırakmaya kıyamazlardı. Onlardı ki bırak sözüne itiraz etmeyi, yaşlılarını elinde poşetleriyle sokağın başında görse koşarak o poşetleri alıp evine kadar taşırlardı. Onlardı ki bırak arkasından konuşmayı, kadınları ve kızları önlerinden geçene kadar kenara çekilip saygıyla beklerlerdi. Onlardı ki bırak her an küfür edeceklerinden korkmalarını, çocukları sevindirmek için ceplerinde sürekli şeker bulundururlardı. 

Onlardı ki akrabadan daha yakın komşulardı. Düğünlerinde neşelenir, taziyelerde beraber hüzünlenirlerdi. Onlardı ki darda kalanın derdine derman olur, hastanın refakatine koştururlardı. 

Onlardı ki temizliğe önem verirlerdi. Herkes kapısının önünü temizler, sokaklar miski amber kokardı. Onlardı ki evlerinde pişen yemeğin kokusu komşusuna gitmiştir diye bir tabak da komşusuna yollarlardı. 

Heyhat! Bana "Beni sevecek, beni saracak, sırtımı sıvazlayacak, başımı okşayabilecek; aşkıma karşılık verecek misin?" diyorsun. 

Aşkına karşılık vermeden önce şimdi sen söyle! Bana bütün bunları ve dayanamayacağını bildiğimden dolayı anlatmaktan vazgeçtikleri mi geri getirebilecek misin? Yoksa karşında gördüğün şu çirkin, kocamış ve çocukluk aşkından artık çok uzakta olan Bağlar'dan kaçacak, aşkını kalbine gömüp gidecek misin?"
__________________
Not: Bu Yazı Diyarbekir Ve Özellikler Merkez İlçesi Bağlar'daki Son Birkaç Yıldır Yaşanan Sosyal Değişimi Üzerine Yazılmıştır. Hâlâ Yaşadığım İlçenin Bu Denli Hızlı Ve İğreti Değişimine Karşı Tezahür Eden Duygularımın Sadrıma Şifa Olması Duasıyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder