Ben Narin'i en son severken öldüm.
Beklemek mi?
Ölümden de beter!
Eylül'de bunu gördüm.
Bütün samimiyetle söylüyorum. Yazmak hiç içimden gelmiyor. Ama o kadar aşağılık bir zihin dünyaları ve propaganda güçleri var ki insan gerçekten dayanamıyor. En azından içlerinde hâlâ iyiliğe dair hassasiyeti olanlarına seslenmek istiyor.
Şöyle ki,
Dün gece Diyarbekir'de bir tükenmişlik sendromuna şahit olduk. Belli ki dert acıyı yatıştırmak değildi. Bilakis acıyı daha da büyütmekti.
Mesela, adalet derler. Ama suçun şahsiliğinden bi-haberler.
Bütün bir köyü zan altında bırakmak, siyasi partileri suçlamak, Kur'an Kursları'nı, dinî, diyaneti suçlamak adaletli olmasa gerek.
Emin olun. Bu şekilde herkesi suçlu göstermek Siyonist anlayıştan farklı bir durum değildir.
Bugün İsrail'in Gazze'de yaptığı neyse, KENDİLERİNE AİT BİR KÖY OLMADIĞI İÇİN, birilerinin, bugün Tavşantepe Mahallesine yaptığı da budur.
Katil veya katilleri linçleyelim. Hatta idamını isteyelim. Ve hatta idam edelim. Ama kimse kusura bakmasın. Yine aynı vicdanım sırf o köy kendilerinden olmadığı için bir bütün olarak herkesin hedefe konulmasına el vermiyor.
Elbette sadece Tavşantepe için değil bu söylediklerim. Kim veya neresi olursa olsun bütüncül bir suçlama hiçbir zaman doğru değil.
Ve Seyyid Rıza'nın dediğini diyorum: Ayıptır. Yazıktır. Günahtır. Diğerleri bir kenara dursun. Sadece köyde dâhi bir tane masum bir kişi varsa, onun hakkına girmek bile büyük bir suçtur.
Ayrıca Kemalist ve Fetoist hesapların bir bütün olarak bütün bir köyü zan altında bırakmalarının nedenin de yine aynı sebepten olduğunu düşünüyorum.
İnanın daha olumlu düşünmek isterdim. Ama siyak ve sibakına, öncesi ve sonrasına baktığımda -Allah kahretsin- aklıma bundan başka bir şey gelmiyor.
Bunca çocuk öldü. Öldürüldü. Ölüme gönderildi. Bu insanlar bütün bu olaylarda neredeydi? Ya da olayların neresindeydiler?
İşte bu nedenle, üzülerek belirtmek isterim ki Narin umurlarında bile değil.
Tekraren demem o ki; bu denli ahlaksız bir siyaset yapmaları O KÖYÜN KENDİ KÖYLERİ OLMADIĞINDANDIR.
Acıyı bir başka acıyla yarıştırmak istemem ama kendilerine yakın olanlardan bu canililikleri yapanlar yokmuşcasına davranmaları insanın gözünü yaşartıyor!!!
Ne yani, başkaları da kalkıp bir diğer çocuğumuz olan Leyla Aydemir'in katilinin Sırrı Sakık, Gülten Kışanak ile çektiği fotoğraflar üzerinden aynı davranışı mı göstersin? Ya da bütün bir Ağrı'yı mı suçlasın?!
Yoksa dert, Gezi veya 6-8 Ekim olayları gibi yeniden bir iç karışıklık mı çıkartmak?
Geçen günlerde yine burada, blog sayfamda, Bloomberg'in bir araştırmasına yer vermiştim. İç karışıklık beklenen ülkeler arasında Türkiye açık ara birinci sırada gösterilmişti.
Yoksa istenilen tam da bu mu?!
Yapmayın. Bu siyaset tarzından bu halk bıktı.
Bakın. Zaten bir iç karışıklığa bu halk gelmez. Ayrıca siz böyle yaptıkça -gündemi başka bir gündem oluşturarak hiç edince- Narin ve benzeri çocuklarımızın katilleri unutulmaya; asıl gündemlerimiz buharlaşmaya devam ediyor.
Bu yüzden, hiç de sırası olmadığı halde...
Şu zaman itibariyle Narin'in acısını yaşamaktan ziyade zihnimi, kalbimi ve vicdanımı bu yazıyı yazmaya zorlayanların Allah belasını versin.
Çocuk katillerinin Allah belasını versin. Bu acıya sebep olanların Allah belasını versin. Bu gibi olayları örtbas etmek isteyenlerin Allah belasını versin. Acımızı yaşamamıza izin vermeyenlerin Allah belasını versin. Acı üzerinden siyasi rant devşirenlerin Allah belasını versin. Bu olaylar üzerinden iç huzurumuzu bozmaya çalışanların Allah belasını versin. Kendisinden olmayanları şeytanlaştıranların Allah belasını versin. Narin yaşarken ona ve onun köyüne en büyük düşmanlığı yapıp salt meşum ölümü üzerinden melekçilik oynayanların Allah belasını versin.
Sekülerleşen dünyanın LGBT-İ, Pedofoli, OnlyFans, Porno yayılmacılığına ses çıkarmayanların... Dahası bunlara güzellemeler yapanların... Sapıklığa götüren etkenlerin özgürlük adı altında önünü açanların... Epstein'in 18 yaşından küçük çocukların görüntülerine tek kelime etmeyen ama olayın bir yerinde İslâm dinine ait bir kavram geçtiğinde ortalığı ayağa kaldıran çocuk istirmarcısı ikiyüzlülerin Allah belasını versin.
Otopsi raporları açıklanmasa dâhi görgü tanıklarının ifadelerine bakılırsa bir çocuk öldürüldü, bir çocuk. Çoo-cuk!!!
Ve binlercesi de bu gibi iğrenç, saldırgan, hedef gösteren toptancı dillerden, zihniyetlerden dolayı ölmeye ve ölüme gönderilmeye devam ediyor. Kaçırılıyor, tacize ya da tecavüze uğruyor.
Son söz yerine;
Hadi madem! O kadar samimiyseniz eğer, başka şeyler şimdilik hele şöyle dursun. Sadece çocuk ölümlerine neden olan canilere idam isteyin de görelim.
"Kısasta Hayat Vardır."
Ahmet Maruf Demir
#narin #leyla #çocuk @öne çıkar

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder