Müslümanlar olarak sanatın gücünü keşfetmede geç kaldığımız hepimizin malumudur. Sanatın yedinci harikası olan sinemada ise bu geri kalmışlık, her seferinde çok daha bariz bir şekilde önümüze çıkmaktadır. Bu yüzden de İslam'i motiflerle şekillenmiş her yeni girişim bizler için bulunmaz bir hint kumaşı hükmü taşıyor. İslam dünyasının sanat alanındaki işte bu kıtlığına ve bulunmaz Hint kumaşlığına bir örnek, bir nefes de "Bilal: Özgürlüğün Sesi" filmi.
Film 2015 yapımı ve animasyon türünde. Hz. Muhammed (sav) Efendimize iman eden ilk Müslümanlardan ve yine Efendimizin en yakın arkadaşı, ilk müezzin Bilal-i Habeşi'nin hikayesini anlatıyor. Film, Bilal-i Habeşi'nin çocukluğundan başlıyor. Köle olma serüveni, köleyken yaşadıkları ve Müslüman olduktan sonraki süreci işliyor. Özgürlüğün Sesi olan Bilal'in; daha çocukken özgürlük, adalet, hak temelli bir dünya arayışını yansıtmaya çalışıyor.
Bu minvalde film boyunca İslam'i argümanlardan ziyade İnsan'i hasletler öne çıkarılmaya çalışılıyor. Kanaatimce bunun yapılmasıyla da aslında İnsan'i olanın aynı zaman da İslami olduğu söylenmek isteniyor. Bu yüzden de Hz. Muhammed (sav) Efendimiz'den de çok fazla söz edilmiyor. Kuran/Vahiy kavramları neredeyse yok gibi. Dolaylı bir şekilde dokundurmalar dışında Peygamber ve vahye filmde neredeyse hiç rastlamıyoruz. Tabi bu hususun kimileri için, içerisi boşaltılmış bir Hz. Bilal profilini yansıttığını düşündürtse de, benim açımdan filmin yine de bir mesajı var. Biraz önce ifade ettiğim gibi; filmin "İnsan'i olan her ne varsa o aynı zamanda İslamidir de" demeye getirdiğini düşünüyorum. İyi, doğru, güzel, etik ve erdemli olanın... Haslet olarak bildiğimiz her varsa onların ancak İslamla ortaya çıkacağını önümüze seriyor.
Film 30 milyon dolara mal olan bir bütçeyle çekilmiş. Filmi izlediğinizde de zaten bu maliyet titiz işçilikle kendini hemen belli ediyor. Efektler, seslendirmeler, müzikler bu paranın hakkının verildiğini gösteriyor. Kötüyü/Kötülüğü, İyiyi/İyiliği yansıtan karakterler harika bir şekilde resmedilmiş. Filmi çok fazla uzatmamak ve Hz. Bilal özelinde de konu işlediğinden olsa gerek sadece Bedir savaşına yer verilmiş. Efektlerle süslenen bu sahne görsel olarak daha çok yetişkinlere hitap eder tarzda beyaz perdeye yansıtılmış. Çocuklar için bu gibi sahneler biraz ağır olsa da, yönetmen, kan göstermemekle bu sıkıntıyı da güzel bir şekilde tolere etmiş. Dinlerini, tanrılarını, ideolojilerini kendi çıkarları için kullananları... Malın, paranın, sermayenin belli ellerdeki taşıyıcılarını da gördüğümüz filmde dünden bu güne çok şeyin değişmediğine de maalesef şahit oluyoruz.
Filmde sonlara doğru yaklaşıldığında ise bir yavaşlama oluşuyor. Bu yavaşlama hissi kendisiyle beraber filmde boşluk da oluşturuyor gibi. Ama biraz üzerinde düşününce aslında yavaşlayan şeyin film değil, Bilal'in olduğunun farkına varıyoruz. Hz. Bilal olgunlaşmıştır. Aradığını bulmuştur. Fıtratındaki o hasletlere kavuşmuştur. Aceleci, hırslı ve asabi bir tarzla değil; artık sabırla ve emin adımlarla kararlarını vermektedir.
Son kertede... Genelde filmleri alt yazılı izlemeyi tercih ederim. Bilal: Özgürlüğün Sesi filimini de alt yazılı izledim. Ve alt yazılı izlediğim filmde Bilal'in kendisiyle özdeşleştiği ezanı maalesef hiçbir sahnede duyamadım. Son sahnede belki olur ümidiyle beklememe rağmen maalesef orada da ezana yer verilmemesi filmin en büyük eksikliği... Filmin sadece Müslümanlara değil, başkalarını da bir şeyler söylesin kaygısı taşındığını fark ediyoruz. Ama bu kadarı da biraz fazla olmuş. Nitekim Bilal ezansız, ezan da Bilalsiz olmaz. Allah'tan bu eksikliği Türkçe dublaj kapatmış diyeyim ve öyle de bitireyim!
Tanıtım videosunu https://www.youtube.com/ahmetmarufdemir kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Tanıtım videosunu https://www.youtube.com/ahmetmarufdemir kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder